Avukatlar Günü 05 Nisan 2022

Resim

Evet, 1969 yılında Türkiye adalet sistemine girdiğim günden bu yana adaletten hızla uzaklaşan bir toplumla iç içe yaşadım. Sonraki yıllarda Dünya çapında gözlemlerim oldu. Yerelde veya genelde, Hak Hukuk ve Adalet var mı? Eskişehirli ve Sinopluları ayrı koyarsak bu ülkede adalet isteyen yeterince birey olmadığını gördüm!..

Önümüzdeki yıllar içinde ele alacağım 3. kitapta ADALET ve Geleceği konusunu ele alacağım. Umarım böyle bir 5 Nisanda size sunabilirim. Bu vesileyle avukatları kutlarım. Son 20 yılda en cesur platform olarak tarihten onur madalyası aldılar. Bende 50 yıldır İstanbul Barosu kimliğimi gururla taşıyorum.

Sinop barosunun 7 nolu üyesi Av. Ülkü Dizdaroğlu’nu özellikle kutlarım. Adil bir şehre emeği geçmiştir.

Av. Süleyman Bayramoğlu (İstanbul Barosu 11620 no)

BEN ve MEM adlı kitabımdan kısa bir alıntıyla bu günü değerlendirmeliyim.

HUKUK VE ADALET

Hukuk ve Adalet; haklar demektir. Hakkın çoğulu. Aşağıda göreceğiniz gibi iki alıntı var. Sağda, gözleri kapalı, tarafsız yargıç heykeliyle simgelenmiş heykel… Adalet bir heykel! Zaten hepsi o kadar ötesi hiç gerçekleşmedi.

Hammurabi Kanunları M.Ö 1760 gibi ortaya çıkan en eski kanunlardır. Bugünkü dünya hukuk sistemine en anlamlı katkıyı, 2 bin yıl önce Roma İmparatorluğu getirmiştir.

Dünya nüfusu artarken yönetim güçlüğü doğunca, ideal amaçla başlayan hukukileşme ve adalet, bizim zamanımıza yaklaşınca iyice yozlaşmaya başladı. Ambalajı süslü içi boş yapıdan ibaret kaldı.

Din, devlet gibi soyut sanal kavramların arasına en son katılan üye de adalet oldu. Yöneticinin işini kolaylaştıran bu kutsal kurumlar her zaman onların vazgeçilmez araçlarıdır.

Tarım dönemi, üç büyük dinin doğuşuyla, belli oranda yönetim işlerini kolaylaştırdı. Hele Tevrat’ın hayvancılığa olan büyük katkısı unutulmaz, yüz sayfa çul çadır, hayvan kesim ve tütsü kurallarının anlatımı, kutsal metinlerde yıllar önce gördüğüm ilginç bir durumdur. Hala hatırlarım o bölümleri okurken, çadırlarda oluşan kokuları içimde hissetmek, beni henüz tam yitirmediğim tanrı inancından, kesin olarak ayırmıştı. İnsan içinde doğmadığı kültürün zaaflarını daha kolay görebilir. “Kutunun dışından düşünmek” gibi.

Buradan asıl soruya geçersem, birden çok canlı bir arada olduğunda nasıl yönetilir? Cevap, hayvanlarda içgüdülere bırakılmış iken, bizde akıl ve onun kurnazca maharetlerine göre eğilip bükülerek, sözde formlar ya da normlar olarak binlerce yıl sürüp gelmiştir….